HU DİRİLMENİN HATİMESİDİR
Ermeğinin karşılığı, sadece hu deyişindir.
Bilmekte istediğin, hu deyip eriyişindir.
Sevmek ise, illa hu’yu dillendirilişindir.
İşte ey insan, hu hatimesi senin dirilişindir.
Muhammed-i nur ile tüm âlemleri yaratıp sarar.
Her zerredeki nuru gören ve bilen, sever sayar.
Hu Muhammed-i nurla seyreder, yönelen öze bakar.
Kur’an, âlemlere rahmet, bu rahmet kalbe dolar.
Habibullahla gelen davet, tüm insanlığa davettir.
Hu öze dönüş sesi, yeniden doğuş kişiye hakikattır.
Ey insan, sınavın Allah’a ve habibine teslimiyettir.
Şeriatı Muhammed-i yaşanmayan dünya, rezalettir.
Fani olan her şey, o nurla bütünleşme umudunda.
Bütünleşme, Kur’ana teveccühte dayim olunmakta.
Bu da habibinin iziyle olur, yüzün ona olsun hayatta.
Dünyada ermek nerde? Eren var mı bu hayatta?
En çetin sınav… Esas teslimiytle burada başlar.
Bak habibullahın son haline, son nefesine kadar.
Onun halinde olmak ki, ondan gayrisi olamaz radar.
Var diyen, işte onlar habibullah izinde yoklar.
Siz hangi izi takip ediyorsunuz? Ey var diyenler.
Biz sevdik sizdeki muhammedi bakışı yarenler.
Ona yelken acışını, ona koşuşunu, ey bilenler…
O habibullah izindeki haykırışı ey yönelenler..
Allah’a ve habibine olan aşkımız yaktı her şeyi.
Âşıklar bilir, yakar kendinden gayri her bir bireyi.
Onların kalpleri Allah der, habibullahtır dileği.
İşte aşk, şaraben tahuradır, sende dile bu isteği.
O öyle bir nimettir ki, Allah adanmış olana verir.
Verilen de der ki, herşey Allah’tan hediye gelir.
Bilenle bilmeyen bir mi? Bilene hikmet verilir.
Görenle görmeyen bir mi acep? Nur sana da gelir.
Halli bilmeyen halden anlamaz ey dostum…
Hallerle hal olan anlatamaz ey öz nurum…
Kimi buna şaşar, kimi güler, gecer etmez doyum.
Bunları kim kimden bile? Belki hu’ya düşer yolum.
Habibullahın halleri hal ola, der Allah kulu…
Bu çetin bir dilektir. Eritir sendeki her huyu.
Yolun Allah izinde olsun, gör habibindeki nuru.
Nurun Kur’an olsun ki, sünnetüllah olsun sana doru.