122- BURAĞINI BUL VE YERDEN AYRIL
Taşın suyu çıkar ya…
Bazen öyle olduğunu görür, bakar aya.
Aydan nazar eder koca deryaya…
Bakar ki yediği bir sarı ayva…
Taş çözülemeyen topraktır…
Suyu almamıştır içine, daha kuraktır.
Kuraklık özündedir, özü bunaktır.
İşte insan öyle oldu mu, yer ona buraktır.
Sen sema için burağını bul, çık yerden.
Ölüme kadar mühlet var, tut bir erin elinden.
Yüz suları, surlar büyümesin gözünden.
Surlar ne ki, yürütürsün sen onu dibinden.
Ay önce güneş gibiydi, sonra söndürüldü.
Güneşten ışık yansıttı, ışığı dürüldü.
İşte akılda öyle, önce gürledi, sonra büzüldü.
İman onun üzerinden süzüldü de süzüldü.
Ay olmasaydı, güneş ışığı süzülmezdi bize.
Akılda öyle, ondan yansır iman, götürür öze.
Sakın imansız bırakma aklı, akıl gelir dize.
Mahrum kalırsın, semaya çıkmaz vize.
Ayva serttir, yeyişi insana derttir.
Ama canı ister kişinin, çünkü rengi fevktir.
Rengine aldanıp diş sokma, serttir.
Önce kaynat, kompostosu sana derktir.
Bunlar misal, sen aklını çalıştır, imanla bak.
İmânın canlılığı için kalbini zikir ile yak.
Boş kalmasın şuurun, şeytan demesin tak.
Cilalansın her an, ordan bakan olsun hak.
Abdullah’sın ey Muhammed, bunu hatırla.
Nazımları nazım nazım dizerken, ol canla.
Canını cana can eyle, günlerini banla.
Mensur gibi abdest almayasın kanla.
Sadık ve samimi ol…
Her anında rahmana kul ol.
Resullullaha ayna ol.
Öylece Rabbani ol…