SIR İÇİNDE SIRLAR SENİ SARAR
Bismillah diyerek tekrar başladık yazmaya.
Bismillah her sürede devam etti yer almaya.
Rahman ve Rahim’den ulaştı deryaya.
Elif Lam Mim ile ilk ayet ulaştı dünyaya.
Elif Lam Mim manası hep sır kaldı.
Bilenler perdeyi açmadı.
Her biri bir tahminde bulundu.
Gerçeği hep sırlarda kaldı.
Elbet sırları deşen oldu.
Deşen aynayı gördü.
Tekrar kendine döndü.
Sessiz sedasız yerine oturdu.
Yaşanmayan hayat bir felsefe…
Yaşanılan anlar ise olur elbise.
Her anı elbise edelim, alalım hisse.
Kalbimiz tatmin bulsun, olsun hadise.
Hayat haydan gelir seni diriltir.
Hayyın ilmini sende yüceltir.
Kuvvetiyle sende şenlenir.
Şeni şen eyle seninle dillenir.
Felsefe kısırdır, orda hayat yoktur.
Lak lak lak eder, lakırdısı hoştur.
Kendisini kaptıran sultan sanır, lakin boştur.
Sen yaşamında olanın peşinde koştur.
Yaşam anı çok tatlı, anlatımı ne ki…
Hissiyatı mest eder, sonra halka de ki…
Mest olmayanın söylemi ne ki…
Yaşamınla söyle ve de olay şu ki..
Hayallere kendisini kaptıran günaha dalar.
Daldıkça hasret gönlünü yaralar.
Gerçek sevgide üzüntü olamaz, cana dalar.
Can içre cânda dünyayı paralar.
Paraladığı dünyayı satar da ahiretini yaşar.
Yaşadığı gene de anıdır cana bakar.
Can onun olur gerisini yaktıkça yakar.
Cânda olmayanı kim takar.
İşte sen kendindeki özle yaşa…
Hayatın geçsin paşa paşa…
Olmayasın kimseye maşa…
Sakın ha katmayasın su, pişmiş aşa…