ADETA BAMBU GİBİ OLDUN
Sen “bambu”ca yıllarca çalıştıracaksın köklerini.
Çiftçinin bakımını görüp güçlendireceksin belini.
Vurdumduymaz kabileye vereceksin testini…
Öyle mi? O da kanacak ve yok edecek basiretini.
Bambu gibi aşağılara inen kök artık orda kaldı.
Onu kurutmak isteyenin hayalı bahara kaldı.
Kim ki niyetlendi onu sökmek için, hayıflandı.
Tüm mecalı bitti, aciz düştü, eli kolu boş kaldı.
Çiftçisi sabırlı olan “bambu”cu, çok sevinçli oldu.
Etrafına bakındı, meyve vermek istedi, sıla doldu.
Sıla rabbeydi, onun izniyle bakındı, ondan sundu.
Sunduğu bıldırcın etiydi ki, kudret helvası buydu.
Vurdumduymaz kabile Âdem’e düşman oldu.
Hâlbuki Âdem tümüne de rahmet ile dopdoluydu
Ona düşmanlık ederek ondan mahrum olundu.
Aslında o mahrumiyet onları daha çok vurdu.
Âdem de tüm manalar seyre açılmıştı o gün.
Secde etmedi Ezazil, secde etmeyerek yaptı ün.
Onun ünlü olması zülmetti nefsiyle, etti düğün.
Düğün pahalıya patladı, lanetlendi bir bütün.
Evet azizim, aziz olarak kal, hem nur et kalbini.
Kalbini hakla sabit et, hem dünyadan al nasibini.
Nasibine şükret, şeytana küfret, kırma habibini.
Habibin Allah kulu, Allah’a dayandı, yakma elini.
İşte ey Habib, nur olsun sana nasip, etme ayıp.
Kalbini yaksa nar, nur et üstünü, etmezsin kayıp.
Nar şeytandandır, geri bırakır seni, eder zayıf.
Güçlü olman gerek ki, hak doğsun kalbe, ey atıf.
Muhammed gene nazım etti dizelerle özünü.
Hiç kimseden asla esirgemedi hiçbir sözünü.
Bazen komik seda ile seslendi döndü yüzünü.
Yüzünü çevirmeyene iste, sakındı öz sözünü.