İkinci dalgaya geçmek lazım… Yoksa uyanma olmuyor… İkinci frekansa geçiş olmadan hiçbir olay anlaşılmaz.
Gerçekten ikinci frekansa geçmek; bambaşka bir bakıştır. Ben kendim, bu hal çaba veren birisiyim.
Yazıp yazıp duruyorum. Ama ikinci frekansın zevki ve seyri başka oluyor ve asla da anlatamıyorsun.
O tümüyle başka bir alandır ve bu dünyaya hiç benzemiyor. Oradaki tabirler de buradaki tabirlere hiç benzemiyor.
Biri bu hali anlatırken dedi ki; bir gün yolda yürüyordum, aniden vurdu kalbime, aniden bambaşka bir seyir dünyası açıldı.
Aniden kalbe vuruyor ve açıyor, bunun başka izahatı yoktur. Ama çalışmaya devam edenlere nasip oluyor.
Aşırı sıkılmalar oluyor… Aşırı yüklenmeler oluyor… Aşırı hüzünler oluyor…
Hani Hira’da Hz. Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem efendimiz sıkılıyor ya üç defa..
Evet, işte hal nüzul ile gerçekleşiyor.
Ama bizde bu olay uruç ile bu sıkılma oluşuyor. İnsan en son biçare kalıyor ya… Aşırı sıkılıyor.
İşte daha daha derin bir sıkılma oluyor… Ve aniden başka bir alan açılıyor… Hayret ediyorsun ve o alana geçiş için de hiç tarifi yok maalesef…
Hani 3D resimler var. Az çok tarif yaparsın muhatabının görebilmesi için. Ama gene de görenler çok az olur.
İşte ikinci frekans açılımı ise aniden oluyor ve aynı 3D resimlerde olduğu gibi bambaşka bir manzara açılıyor.
Resim aynı resim ama manzara bambaşka…
İşte o perde açılınca eğer toparlanmazsan, artık senin gibi olmayanlarla konuşmak bile istemezsin, bambaşka bir zevk hali oluşuyor.
Bazı kişilerde çocukluğundan itibaren hep öyle haller olur. Kimsenin fark edemediği konu, resim, soru vs bana ilk bakışta açılıyor. Bu çevreleri bariz olarak fark eder. Bu nurun şiddeti ile bazı öğretmenleri bile o çocukların nurundan aciz olup kendilerinden uzaklaştırmak isterler.
İşte mana bakışı da ani bir şekilde kalbine çağlayanlar ile iniyor ve kişiyi alıp alıp götürüyor.
Kişi sakın demesin çevremde dindar ve mana yönü geniş birisi yok. Mana bakışının açılması için alakası yok.
Kişi hep kendi olmaya çalışsın, yeter. Çünkü bu bakış kimseyle olacak bir şey değildir. Kişinin kendisinin öz inine inmesi gerek.
İşte bu yolun açılmasının herhangi dışsal eğitimle de alakası yok, gerçekten de alakası yok… Bu tümüyle içsel bir uyanış… Bu bambaşka bir şey…
Demek istediğim şu… İnsan ilmi neyle meşgul iştigal olursa orası daha kısa ve öğrenmesi daha basit oluyor.
Ama geçişi ayrı ve kişi aniden fark ediyor… Ayet der ya… Kıyamet aniden kopacak…
Evet, gerçekten de aniden kopuyor, tümüyle serbest bırakım anı ve bencilliğin tümüyle kayboluşu ile kendini artık tüm varlıkla bütünleşmiş görmeye başlıyor ve müthiş bir zevk kalbe iniyor.
Hani şehitler için denir ya… Tekrar dünyaya gelip şehit olmak ister. Çünkü şehit ölmez ve boyut değiştirir.
Bunun zevkini örnekleme için denilmişti ki; şehit edilme anında, kişinin dünyada duyduğu en zirve tatmin anının yetmiş katı bir tatmin zevki hissederek boyutu değiştirir.
Düşünsene yetmiş kat… Ne demek yetmiş kat? Akıl fikir alamaz bir zevk halini… Harika bir şey… Nasip olsun biiznilah bize de…