Yanlış din anlayışı yüzünden yeryüzünde ölenler azımsanmayacak kadar çoktur.
Zira aynı dine inandığını dahi iddia eden kişiler birbirlerini rahatlıkla öldürebiliyor.
Oysa ki adam öldürmek, bize kalıntıları ulaşan her dinde kesinlikle yasaklanmıştır.
Allahın şaşmaz kitabını açtığımızda, bunu orada da apaçık bildirildiğini görürüz.
İslam’da İslam’a inananların birbirini öldürmesi kesinlikle yasaklanmıştır.
İslama inanmayana ise, sana saldırmadıkça sen ona saldıramazsın.
Onun için islamda durup dururken taarruz savaşı men edilmiştir.
Ama sana saldırı olduğunda, kendini savunma hakkını Allah sana vermiştir.
Bu durumda da fitneyi yok edene kadar mücadeleyi esas saymıştır.
Din, fitne çıkarmayı değil, fitneyi söndürmeği emreder.
İşte yeryüzünde hâkim olan tüm dinlerde bu yasak var.
Bir birinizi öldürmeyin der dinin temel kaynakları.
Ama ne yazık ki aynı dindekiler dahi, dinin temel kaynakları üzerinde kafalarına göre yorum yapıp, yorumlarını Kur’an ve sünnetin önüne geçirip dinin kuralları olarak görerek, birbirilerini rahatça öldürebiliyorlar.
Oysa ki bir insanı öldüren tüm âlemleri öldürmüş gibi azaba düçar olacaktır.
Masum bir insanı öldürmenin karşılığının ebedi cehennem olduğunu bildirir.
Adam öldürmeyi, savaş açıp savaş kılıfı ardında da uygulayamazsın.
Allahın mutlak dini, özgür İnsan yetiştirmek ister.
Asla ve asla insanın kimsenin güdümünde olmadan yaşaması ister.
Malesef dine sonradan yapılan eklemelere atfen insanlığın onuruyla oynamayan kalmadı.
Saygıyla kalıp hürmetle yayılan mutlak din, zorbaların oyuncağı haline geldi.
Allahın temiz dini arada görünmez oldu.
Dine yapılan bidat eklemelerinde dinin içinden kavram kaydırmasıyla kavramlara yüklenen manalardan dolayı hanginin ek hangisinin orjinal olduğunu ayıramaz durumunda kaldı insanlık.
Oysaki dine bidat sokanın cehennemde yerini hazırlasın dedi dinin mutlak sahibi…
Bu durumda konudan emin olmak için, bir şeyin dine eklenip eklenmediğine karar vermek için Kur’anı iyice tetkik etmek gerekir.
Sünneti seniyyede Hz. Muhammed Mustafa sallahu aleyhi ve sellem efendimizin uygulamalarını o anki uygulanış ruhuyla öğrenmek gerekir.
Böylece çarpıtılan ayetler ve hadisler ile konunun mihenginden kaydırılmış hükümleri idrak edip bize vermek istediği ruha yeniden sarılmamız gerekir.
Yoksa kuluna komplo kurup öldürücü tanrısal din algısından kurtulamazsın.
Ve yaptığını da tanrına mal edersin.
Oysa ki Allah mutlak yaşamı icra etmek üzere dinini bize açıklamıştı.
Ama kişinin tanrılık yolundaki düşünceleri mutlak hakikatı algılamayı önledi.
Evet mutlak dine sarılma değil, dinin anlamdaki çarpık anlayış yüzünden dünyada huzur kalmadı.
Allah yeniden Muhammedi nura rücu etmeyi nasip eylesin.