Selam ismi her birimizden melekeden meleğe dönüşsün. Her anımız aydın olsun. Aslında her anımız aydın zaten. Aydın olmasaydı burada kelimeler dizelere dönüşür müydü? Anın aydın olmasını melekûttan semamıza inip bizden meleke olarak açığa çıkan NUR ismiyledir. Tüm melekûttaki manalar bizden zuhur edip meleke haline geldiğinde… Her meleke bir kanat olur bize. O kanatlarla sidreyi aşma gücü dahi elde edebiliriz. Meleklerin kanatları var diye duymuşuz. Gözümüzde kuşkanadı canlandırılmış, adeta PİN KODU bloke edilen beyin tarafından. Sonra daha nazik davranan olmuş melekin vücudunu kadın gibi gösteren olmuş. Sonra üstüne iki kanat. Git gidebildiğin kadar denmiş. Bazısı daha ileri gitmiş ve demiş ki melekler kızdırlar ve Allahın kızlarıdır. Hani güya baba gibi tanrı vardı ya. Kızı olacak oğlu olacak. Bazısı gönderilen Resûlullahı onun oğlu zannetmiş. Bazısı ruhun ne olduğunu bilmeden, İsa’nın babasını -hâşâ- son nebi yapmış. Ve hikâyeler sürmüş… Doymuşuz ki; Kanadı en fazla melek Cebrail’dir diye.
Şimdi soruyorum kokunu açmak için… Ne demek kanat. Ne anlamışınız kanattan?
Soru- Enerji anlamında güç anlamında herhalde.
Cevap- Evet Her kanat bir melekeyi temsil eder
Soru- Birçok isim ismi de var zaten…
Cevap- Demek en çok melekeyi Cebrail cem etmiş. Ama miraca giderken sidreyi geçemiyor. Hz. Muhammed sav geçiyor. Ne demek bu?
Soru- Hz. Muhammed sav aşkla mı geçti orayı?
Cevap- Demek insan olarak tüm isimleri fıtratıyla uyumlu olarak ortaya koyan kişi, tüm melekeleri cem etmiş oluyor.
Soru- Bildiğim kadarıyla miraç, hakikati muhammedi ruhu adıyla ruhuyla mı oluyor?
Cevap- Evet secde mü’minin miracı denmiş. Miraç ile uruç aynı kelimeden gelir.
Soru- Sidret-ül münteha yaratılmışlık sınırı zaten yükselmek demek değil mi?
Cevap- İşte sınırı geçip kabı kavseyn dediğimiz haldir. Kabı kavseyn en yakın haldir kul için. Dikkat edin miraç için. Ama nüzul için böyle şeyler yok. Çünkü nüzulde o, üzerimize işlediği nakış gereği, bize şahdamarımızdan yakındır. Biz nüzul ile urucu karıştırıyoruz. Nüzulde o Bize bizden yakın. Uruç da ise, en fazla kabı kavseyn yaşantısı oluşur. Yani nüzul ona doğru ve uruç bize doğrudur. Burada şu karşımıza çıkar. Bizdeki bireysel benlik ebeden var kalacaktır. O’na göre biz hayaliz. Bize göre ise o, tek hüviyet sahibidir. Biz hep olacağız kendimize göre. İşte ebedi yaşam bu şekilde sürer gider. Ya miracı tamamlar ve en güzel hali yaşarız. Veya bedenin en kesifini yaşar cehennemi boylarız. Aradakilerin hali ise bühl cenneti veya cehennemi. Hepçimiz aynı çeşmenin suyunu içeriz.
Soru- Buhl ehli dediniz ya, bu nedir?
Cevap- Bühl ehli yapar. Ama niçin yaptığını bilmez. Ama inanarak yapar. İnandığı kişi hak Amelî yapıyorsa onun ecri kadar ecir alır. Azap ehli ise onun azabı kadar azap alır. Ama bilerek yapan ise ya miracı yaşar. Ya da kesif bir cehennem yaşar.
Soru- Hangisi makbul sizce. Bilerek miraç mı bilmeden kazandığı kadar cennet mi?
Cevap- Miraç elbette… Sonu cemalullah seyridir. Kesif cehennem ise, sonu cemalullahdan mahrumiyettir.
Soru- Etrafımız da birçok bilgiyi bilmeyen, ama samimi inanan insanlarda çok…
Cevap- İşte samimi olan samimiyeti kadar tabi olduğu kişiden etkilenir. Ya iyi ya da kötü… Kimse kimseye çoban değildir. Ama kişi kime inanacağını doğru seçmek gerekir. Resulullah sav efendimiz dahi ayete göre ümmeti için sadece nazır yani gözetmen. Ayetlerde hep geçer zaten sadece tebliğ için geldin diye sadece uyarmakla yükümlüyüz hepimiz. Gözetlemeyi çobanlık diye anlayan zihniyetler insanlara kan kusturdular. Hz. Ali den sonra. Hala da kusturuyorlar. Çok zulümler oldu… Hala oluyor. Gücü yeten ezdi geçti. Hz. Ömer ağlamıştı İran fethedilince… Sormuşlardı koskoca halife ye… Niçin ağlarsın? İran Müslüman oldu, sevinmen lazım… Evet demiş… Allah bizi kamçıyla denedi İslam’dan vazgeçmedik. Açlıkla denedi öyle… Şimdi ise mal ile deneyecek… Korkarım ki sınavı geçmeyelim… En zor sınav ama bu… Geçtiler mi peki? Hayır… Birçok kişi daha o devirde öldürüldü. Hz. Ali ye karşı tek göz harekete geçti. Yani deccaliyet… Birçok fırka oluştu…Nifak başladı… Hz. Ömer İran zamanı ağlamıştı ya… İşte tüm nifak ehli İran’ı mesken edindi. Hala da öyle… İman ile yaşayanlar hep bastırıldı… İmam Azam zindanda öldü, Hanefi mezhebi imamı. İbn Arabi idam edildi… Hallac kesildi… Niyazi misri sürgün edildi. Bilenler dışlandı. Kullananlar ise baş tacı edildi. Cahiller tutuldu ne yazık ki. Biliyor musunuz bu ne zamana kadar sürecek.?
Soru- Ne zamana kadar?
Cevap- Hani İsa gelecek deniyor ya. Allah nurunu tamam edeceği zamana kadar… İşin aslı şu… Ruhullah hakim olana kadardır… Manevi tanım olduğunu düşünüyorum. Bir tüm insanları bir araya getirecek üçüncü tepegöz olan Deccala karşı. Süfyan bilir misiniz? Süfyan küçük Deccal demek. Büyük Deccaldan hemen önce gelir Dünyanın kalbinde açığa çıkacak. Nerde bu dünyanın kalbi?
Soru- Mekke mi?
Cevap- Hayır Anadolu yani bizim ülke.
Soru- Süfyan gelmiş mi o zaman?
Cevap- Süfyan tüm gücünü gösterdiğinde… Tüm halk bir araya gelecek dendi. Peki, geldi mi? Bence geldi. Kesinlikle geldi… Feto Süfyan’ın taa kendisi idi. İsevi ruh, her fikirden insanı bir araya getirtip onları küçük deccalı yendi. İşte halkı bir araya getiren ruhullahtı. Ricalden zuhur etti. Şimdi sırada büyük Deccal var.
Soru- Rical tam olarak ne?
Cevap- Rical saffiyete ulaşan ve dolayısıyla ruhullahı tam yansıtan insan olan kişilerdir. Ama büyük deccalde çok kişi ölecek. Ama ağababalar yok olacak. Zulüm gibi görünen ama rahmet olan bir nur yeryüzüne yansıyacak. Düşünsenize dünya gelirinin yüzde doksanı gibi bir kısmını, insanların çok az bir kısmı kendi arasında bölüşüyor. Buna çomak isteyen hep vuruldu. Bu tüm Dünyada böyle… İşte ağababalar yani üst akıl ya da derin yapı kendini feto gibi ortaya yaydığı anda, Müslümanı Hıristiyanı tüm mazlum halk birleşip onları yok edecek. Ve Allah nurunu tamamlayacaktır. Ama halk çok şehit verecek. Sonra dünya geneli asrısaadet yaşanacak ve herkes mutlu olacak. Ama nüfus azalmaya başlayacak. Doğumlar duracak. İman ehli teker teker gidecek. Dünyada sadece İmansızlar kalacak. Ve eline kazmayı alıp Kabe’nin üzerine çıkıp kabe yıkılacak. Resulullahdan sav rivayete göre şöyle demiş… Şu anda elinde kazma tutup Kâbe’yi yıkmaya çalışan o kişiyi şimdi görüyorum. Sonra atmosfer çatlayıp dünyada tek fert kalmayacak. Artık kıyamet beklenecek. Allah emir verene kadar… Kim bilir belki binlerce yıl geçecek, sonra sur üflenecek…
Soru- Sur ne olabilir?
Cevap- Sur iki defa İsrafil tarafından üflenecek. İsrafil sekiz büyük melekten biri… İsrafil’in eline tüm melekelerin ipi verilmiş. Yani Rahman ismi gereği bir tutan nur üzerine işlenen ve yaşamları ortaya açığa çıkan tüm manaların geçtiği kanalı ayakta tutan ve kendisine hüviyet verilen meleğin adı İsrafil… O’nun kanalına sur denmiş…Önce sur geri üflenecek… Tüm manalar geldikleri gibi gizli hazineye geçecek… Sonra İsrafil’den ikinci üfürüş olacak… Tekrar varlık planına iade olunacak… Ve diriliş… Öylece tüm insanlar başka boyutta gözlerini açacak. İki sur arası geçen zamanı da Allah bilir.
Soru- Ben şöyle de biliyordum. Kişi nefsinden arınmaya çalıştığında tüm kayıtlarını yıkmaya çalıştığında, onda ilk sur üflenecek.
Cevap- Nefisten arınma olmaz. Nefsi arındırmak olur. Bireysel manada düşünebiliriz. Her şeyi sahibine iade ederek, ama makro planda öyle İsrafil Cebrail Mikail Azrail ve 4 tanede Arşı taşıyan taşıyıcılar. Bu sekiz melek tüm melekûtu elinde tutar. Her biri ayrı işlevle vardırlar. Cebrail tüm ilhamı ulaştırır. Bu nebi ve resullerde vahiy şeklinde olur. Bazı nebi ve resul olmayanlarda da vahiy şeklinde açığa çıkar. Hz Meryem ve Bal arısı gibi… İsrafil tüm melekûtun geçtiği kanal yani surun sahibi… Mikail tüm melekût ve melekûtun sentezi varlıklara yaşam gıdasını ulaştıran melek. Hayatın idaresi yani… Azrail melekut ve sentezleri arasında dönüşümleri yapan melek.
Soru- Rahimiyet tecellisine en fazla mazhar olandır kadın. Ama kadına şeytan da diyorlar Tövbe tövbe estağfurullah. Nedir bu olayın aslı?
Cevap- Ne demek rahimiyet… Niye çocuğa annenin duası önemli? Merhamet sevgi demektir. Rahimiyetten ediliyor da ondan. Kadın rahimiyet tecellisi kaynağı. Çocuk annenin hürlerinden oluştuğu için… Anne yönelerek evladına dua ettiğinde, anne bilinci hemen çocuğunun bilinciyle senkronize olur. Ve annenin biiznillah yaratıcılık gücüyle çocuk yaratıcılık manasını edinir ve üretir. Annenin bedduası da çocuğu kitler. Başardıklarını da unutur. Anne helal etmezse evladını… Anne bilinci çocuğun bilincindeki RAHİMİYET noktasını kitler. Asla cennete gidemez Çünkü RAHİMİYET insanı cennete ulaştırır. O yüzden cennet ananın ayağı altında denmiştir. Evlat anne yüreğini yakmayacak. Asıl gönüldür. Evlat dünyadaki en zor imtihan…