YARATILIŞ

Bilelim ki…

Bireyi ve bireyin her bir bölümünü oluşturan şeyler, Allahın esmasi değildir.

Allah nurundan bir tutamıyla var eylediği nuri muhammedi ile, arştan ferşe tüm herbir varlığı dizayn etmiştir.

Bu dizaynın içeriğindeki her bir varlığı, bir ferş eylemiştir.

Mutlat zat, kendisini bize Allah ismiyle tanıtmış, Rahman sıfatıyla inziva ettiği arşından, ferş olarak yaratım yüzeyini var eylediği herbir mahlukata kadar, herbir yaratım yüzeyi üzerine istediği şekilde dokumalar yapmıştır.

En kapsamlı dokumayı da insan üzerine yapmış ve kendisine ruhundan nefhederek sonsuzluk nazariyesini kazandırmıştır.

Onun için bilelim ki…

Varlık, Allah esmasinin zuhuru falan değildir.

Ama herbir varlık, Allahın esmasının özellikleriyle üzerlerine cilvelerini dokuduğu ferşidir.

Yoksa hulul veya sarınmak olurdu ki, bu da Allah için muhaldır.

Allah böyle tabirlerle kayıt altına alınamaz.

Allahı herhangi bir birimle kayıt altına almak ise, zaten muhteşem bir günahı üstlenmek demektir.

Elbette Allah istediği kulu ile istediği kulunu dener, sınar ve istediği kulunu istediği başka kulları için imtihan vesilesi eder.

İşte bir birine imtihan için eylediği vesile, asla Allah olmayıp, Allahın ferşinden üzerine istediği şekilde dokuma yapıp diğerinin ihtihanına vesile eylediği mahlukudur.

Kalbte veya beyinde ve herbir var olduğunun farkındalığını fark ettiğimiz şeyler, Allahın dokumalarını ne şekilde nasıl yarattığına dair anlatımlardır.

Asla ve asla Allah değildir.

Zira varlığını hissettikletimiz veya hissetmediklerimizin tümü ortadan kalkıp israfilin suruyla helak olsa, Allah gene de var olacaktır.

Zira bir şeyin yokluğu Allah için bir eksilme veya varlığı Allaha bir şey katma değer değildir.

Örneğin Allah Aliymdir.

Sende de o özellik var demek değildir.

Eğer öyle olsaydı, Allahın alim özelliği senle hulul olmuş olacaktı.

Oysaki Allahın zatı için hulul olmadığı gibi, özellikleri için de hulul veya sarınmak söz konusu değildir.

Kişideki alim özelliği ise, Allahın alim esmasının dokumasıyla, kişinin muhakeme yeteneğine sahip kılınması ve kişiyi anlama ve idrak etme yeteneğiyle var etmesidir.

Öylece insan farkındalık elde ederek Allah namına seyrine dalar.

İşte bu seyr zati seyr zevk halidir ki, kesinlikle kişiyi ilgilendirir. Dışarıya sunumu ise, yasaktır. Yasağı çiğneyeni ise, Allah onu ötelere gitmesine engel oluşturur.

Öylece seyrinde mahpus kalır da, ötelerdeki hududsuzluğa eremez olur.

Yoksa Allah ‘ın Aliym olması gibi kişide kendindeki donanıma sahip bir donanımla var kılmış demek değildir. Zaten böyle bir itikat, islam itikatından çıkmaktır.

Kişi istediği zevki yaşasın, eğer ki Hz. Muhammed Mustafa sallelahu aleyhi ve sellem efendimizin adını duymuşsa ve ne olduğunu araştırıp soruşturmuşsa, ama…

Hz. Muhammed Mustafa sallelahu aleyhi ve sellem efendimizin öğrettiği gibi bir itikada sahip değilse, işte o zaman ölüm ötesinde nasipsiz kalacaktır.

Başka bir örnek verelim….

Allah Kuddûsyür yani tüm noksanliklardan münezzehtir, yani paktır.

Sen onun bu özellği ile kendinde bir hulul veys sarınmak elde edemezsin.

Zira sen demek değilsinki kuddûs ismi sende esma olarak var ve sen kuddussun.

Oysaki sen bu ismin dokumasıyla kendindeki kirleri temizlersin.

Ama desen ki, ben zikirleri çekersem bende bu isimler aktive olur ve ben de Allah gibi olurum veya Allah olduğumu fark ederim gibi düşüncelere dalarsan, işte o zaman hata edersin.

İşte o zaman kişinin akıl ve ruh sağlığı bozulur ve dengesizleşmeye başlar.

Zira Allah, Allahlığını kimseye vermez. Allah yaratıcılığını kimseye vermez.

Sadece zikirlerle, zikrin kişideki dokumaları güçlendirir ve kişiyi bulaşan olumsuzlukları yani Allahın sevmediği kirleri ismin işaret kapsamı dahilinde yok eder.

Allahın muhabbetini donımsal ilminde bilinç olarak üst düzeye çıkararak ulaşırız.

Bunun yanında şeriatı garraya dikkat ederek yaşarız.

İslamaki ahkamlara batini manalar yükleyerek zahiri amelden uzaklaşan ise, ek kemik bedenin ölümüyle, kendisindeki tüm sezgiler de kaybolup gidecektir.

İşte evliyalik da bilgelik te böyle olur

Sadece zikir okumakla iş bitmez…

Zikir SALATIN dahilindeyken, salat veçen ayetlerde ZEKAT da geçmektedir.

İşte zekat, sosyal alanda kendi için istediğini Müslüman kardeşi içinde sevmektir.

Kırk eve kadar komşularına iyilik de arınmak için şarttır.

Yakın ve uzak akrabalarına iyilik yapmak da şarttır.

Din ve vatan için kötülüğün defi için can verilmek gerekiyorsa, canını vermek de şarttır.

İşte sen o zaman Allahı seviyor olacaksın.

Yorum yapın