SANAL BENLİK

İnsan bir sanal benlik sahibi olarak var edilmiştir.

Bu benlik asla yok olmayacaktır.

Miraç halini dahi yaşasa gene de var olacaktır.

Çünkü seyreden birinin var olması dilenmiştir.

Sanal benlik üzerinde ise, gerçek benlik sahibi vardır.

Bunun hakikatına eremeyen kişi der ki, üstümde ki bir Allah…

Ve yukarı bakar.

Özümüzde var olan her esma tohumu aslında Allaha açılan bir penceredir.

O pencereler kapalıysa Allah nuru veya ilmi veya iradesi veya diğer isimlerle işaret ettiğimiz manalar veya sıfatlar insandan gözükmez.

Dolayısıyla insanda istek veya irade veya diğer esmaların manaları gözükmez ve hiçbirşey yapamaz durumda kalır.

Tüm manalar onda var ama mana tohumları kapalı kaldığı için düşüncesinden bir şey geçmez veya geçsede kuvveden fiile çıkaramaz.

Yani bir şey dileyemez veya oluşturamaz.

Bir şeyin dileğin oluşması için isimlerin yeşermesi şarttır.

Allah her insanı islam fıtratı üzeri yarattığı için isimleri harekete geçirme kuvvesi her insana emanet olarak verilmiştir.

Asıl emanet bu emanettir.

Ama insanların çoğu zalim ve cahil oldukları için, yani nefsine zulmedip bedensel dürtülerin emrine amade ettiği için hem özündeki kevvelerden habersiz yani cahil olduğu için üstelik sürekli ifrat ve tefritte bocaladıkları için, bu emaneti kullanamıyorlar.

Özündeki esmalar ile işaret edilen manaları harekete geçirme kuvvesi olan İlim-irade-kudret sıfatları her insanda vardır ve ölüme kadar sürecektir.

Harekete geçirdiğimiz kuvveler kadar ölümötesi yaşamımız şenlenecektir.

İşte Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz ayeti bu bağlamda buna da işaret eder.

Yani kapını sana emanet olarak verilen İlim-irade-kudret üçlüsü ile aç.

Allah dilemesiyle kendi dilemeni senkronize et.

Dile Allahtan ne dilersen.

senin olacaktır.

Olay budur.

Yorum yapın