Zatıyla seyrettim zatı, öylece ayık oldum.
Hz. Muhammed Mustafaya kurban oldum.
Hakikatime doğru uzanan yola koyuldum.
Demi dem de kurban edip, fenada bulundum.
Sıfata dahi düşme, o dahi seni geri bırakır.
Sıfatta dahi sen varsın, etrafa benlik dağıtır.
Zati seyirden dem vurunca, ben aradan yıkılır.
Zatla zatı seyr edince, senden haber mi kalır?
Seyreden seyredilen olup geldiği zatına talip…
Tüm masivadan geçtiğinde adını etti garip.
Garipler ulaşamaz buraya, çünkü adları garip.
Gariplikte bir etiket işte, girmiş araya hasip.
Sen etiketi yok etmek istedin, onun için yandın.
Gayrıyı kör etmek istedin, onun için dolandın.
İşte onun için kör ettim basireti, içten yakardım.
Yakardıkça silindim, en son hakikatımla dirildim.
Aldım elime feraseti, seyirde buldum kerameti.
Senle bir olup hazmettim incecik olan letafeti.
Seyrettim hu hu diye gece gündüz marifeti
Rabbim, kurbanım sana, artık göster zerafeti.
Vechinde mesrur olayım, şükreden kul olayım.
Gayrıyı bakarak yakayım, kendime geleyim.
Yüzün alayım önüme, öylece gayrıyı bileyim.
Secde edip şükrederek kolayca ayıklanayım.
Hedefim hedefsizlik oldu, gayrıyı yeksan eyledi.
Rabbim aç cemali, bu can seni seyretmek istedi.
Seyrederek can cemali, gayriyi yok etmek istedi.
İstersen kapa yüzü, gönlüm senle olmak istedi.
Gayrıya unuttum sözümü, sırf sen kaldın bende.
Zaten unuttum gayrıya sözü, tüm marifet bende.
Rahmana verdim sözü, sözde duran ruh bende.
Ey Muhammed nazım, hakka giden yol sende.
Her şey bizde demiştik yıllar önce bilir bilenler.
Ay güneş yıldızlar ve daha neler neler…
Arama dışarıda burcunu o sende heceler.
Yeterki saflaştır perdeni, çözülsün bilmeceler.
Bilmece sana, sana hapsettik ruhumuzu.
Bir türlü tutamadık tempomuzu.
Acabalarla yoğurduk suyumuzu.
Kayıp ettik derunumuzu..
Dışa yöneldik, dışarıda zannettik her şeyi.
Göremedik hiçbir şeyi…
Sonra ezberledik bir çokşeyi…
Sırtımızda yük oldu, terk edemedik şey’i.
Ne varsa sende var azizim…
Yer Gök sema hanifim…
Hitap sanadır yasinim…
Söylediğini hisset hatibim…