ÜZÜLME EY CANDA CAN
Üzülüyor kalb, kâlp! Kişilerin saldırısıyla.
Büzülüyor ruh, kelb olan şuurların havlamasıyla.
Üşüyor beden buz gibi ellerin uzanmasıyla.
İnsan aciz kalıyor bu merhalede oyalanmasıyla.
Kalb nefesi rahmana mahaldır, dışsallık istemez.
Dışsallık kalbi boğar, ruhun huzuru bilenmez.
Bundan cehl ile yaşayan kâlp! Olur, eremez.
Kâlp! Olan dışı süslü olur, içi teneke, para etmez.
İçi teneke dışı abuzerle sararmışı sarraf tanır.
Takı olarak takar çocuğa, sevinsin der iki bayır.
Rengi solunca çıkarır, başka oyuncakla oyalanır.
Sarraf tebessüm eder kâlp! İnsanları iyi tanır
Kelp dışardan bekler durur insana sadık olur.
Rahmandan gelenin kul ile kendi önünde bulur.
Kâlp! Olan kişi kelp kadar acaba sadık mı olur?
Hiç zannetmem, o bile sahibine can revan olur.
Beden etrafında çepeçevre masiva, lal olur dili.
Konuşamaz olur, iradesi iptal, eli sanki robot eli.
Haktan mahrumiyyeti sanki dünden olmuş belli.
Bundan yüz çevirenlere, çevresi diyor ki deli.
Aciz insan işte, ne olsun, kendisini evliya sanır.
Öze gidip derinleşmeden zavallı ermiş sanır.
Bil ki orda olan zaten hali öyledir, Allah onu tanır.
Bu tanıma ile seyr eden olur, kanatları çırpınır.
Aciz insan işte, oyalanır, sonra eli ayağı dolanır.
Ne adım atabilir, ne de durabilir, adeta kapanır.
Seni senden edenler, sana girdapça hatırlanır.
Girdapla kişiler bağlanır, sonra hep oyalanır.
Nefesi rahmandan gelen özün, üzgürlük ister.
Cahil üzgürlüğü başka yollara kanalize eder.
Hâlbuki o yollar da girdaptı, seni senden eder.
Hak yolcuğu hariç, tüm yollar perişan eder.
Ey Muhammed, sen de nefesi rahmana talip ol.
Diğer girdapları aş, etme heves, her an uyanık ol.
Nazım et hayatı, şiir gibi diz, yaşamında planlı ol.
Disiplinli hem nurlu ol, hem karanlıklara fener ol.