BAŞLAMIŞTI DERİNLERDEN YOLCULUK
Tek çıktı hak yoluna davete…
Tek kaldı hak yolundaki davette…
Tek kalması yorucudur elbette…
Tek kalmak bir şeref, kal hedefte…
Allah kerim de bak manzumene.
Allah rahim de dal derin hüznüne.
Allah ğafur de dal nur geleceğine.
Allah vefa eder vefa eden hadimine.
Ey nazım nedir mırıldanıp durursun.
Sanki sen sudan içmedin tanımazsın.
Rahman rahmetini ısmarlasın.
Seyirle tüm kapılardan geçersin.
Kim nerde nasıl anladı ise seni.
Ağlamasın gözlerin tutmasın seni.
Bağlamasın marifetin hep ol yeni.
Şayet tek de kalsan ol hep rahmani…
Ey nazım rahmani olmayan kaybeder.
Şeytan etrafını sarar, yolundan eder.
Sabırla kal, şefkatle dol, yer kiri emer.
Toprak olan kalıbı zikrullah süsler.
Ey nazmeden nazım, bak bir kendine.
Hissene düşene razı ol, eriş haddine.
Haddini bilen o, erdi hak rahmetine.
Haddini aşan taşkın oldu işte biline.
Muhammed Mustafa yolu olsun yolun.
Sünneti seniyesi hep sana süs olsun.
Başka yönler hep an karanlık olsun.
Allah’ın salât ve selamı üzerine olsun.
Baksana verdi sana yoldaş.
Her biri sana oldu haldaş.
Sabırla çalışana hak oldu sırdaş.
Sabır taşı çatlamadan elinde pişti aş.
Baksana bir dost isterken çok verdi hak.
Her biri senle bakar, sende sana olur pak.
Her dostunu hak emaneti bil onlara hep ak.
Akmayan olur kuru, yüzünde kalır duvak.
Bir iki üç dört derken sayılar yükseldi.
Lakin gene de yalnız kaldı kisvede büründü.
Darı bekya giderken üç kişiyle buluştu.
Üçünü de kendinde cem eyledi.
Dört oldu köşeler içinde dört köşe daha.
Dört büyük melek melek dört daha…
Arşı kürsüyü göğü yeri daha daha…
Tümünü seyreyledi, dalışı oldu sidretül münteha.