BALIK SENSİN DENİZ ÂLEM
Koca bir deniz, sen içinde bir balık bakarsın etrafa.
Her balık binmiş bir sevdaya, göz yumuyor cefaya.
Aslında cefa dokunuyor ona, ama kapılmış hevaya.
Heva onu esir etmiş hızla gidiyor ağır fenaya.
Okyanus misali tüm taraflar sonsuz bir ufuk gibi.
Sonsuz sandın uzayı hâlbuki sonsuz olan ilmin dibi.
Sende o ilimdensin, karda yapılan kardanadam gibi.
Burnuna havuç bırakılınca, kendini sandın ayrı gibi.
Sen ve etraf aynı kardansınız, ama kar olan su,
sadece sizin bölgeye yağmadı. Daha havada su…
Su biraz azıcık yağınca, sandık sadece budur su.
Su hayatın şifresi, aynı su, ama heryerde ayrı su.
Her balık içinde bulunduğu su kümesinden renk aldı.
Diğer balıklar onu ayrı su sandı vehmine kapıldı.
Bu vehim, ayrı ayrı gösterdi, hakikatından uzaklaştırdı.
Tümü aynı suydu, ama ortamın rengine boyandı.
Sevdan seni yoksun etti, özle birleşmeye oldu engel.
Anlatana başka baktın, kılıç kuşandın oldun hergel.
Bir türlü olamadın, üçyüzaltmış derece çizen bir pergel.
Oynadın hem oynattın, bir türlü nefsine diyemedin gel.
Egoda kalıp takılıyoruz, sefayı bedende arıyoruz.
Bedenin yemesi içmesi gibi eylemlerini kutsuyoruz.
Buna ermek için etrafımızdakine kan kusturuyoruz.
Oluşan stres ve üzüntülerle intihara bile uzanabiliyoruz.
Heva ve hevesi terket artık Muhammed…
Nazım et hayatı, sakın etme dünyaya muhabbet.
Dünya ulaşılmaz bir seraptır, peşinde olma ilelebet.
Ulaşamazsın dön özüne, dikkat et sözüne, etme hasret.