VECİZELER “-V- HARFİ”

-V-

  • Harç gibi birbirimizi her halükarda tutmalı. Kaynaşma ve birleşmenin yolları candan ve özden aranmalı. Tahrikler ve ayrılıklar elinin tersiyle yabana atılmalı. Her iman eden diğeriyle duvarın tuğlaları gibi olmalı. Hatta hatta tuğlayı yapıştıran harç gibi olunmalı. Öylece tek bir kıvamda vahdet yaşanmalı…
  • Allah’ın vechi derken; yani o yönüyle Allah, şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa içi ve dışı hatasına düşersin ki, bu da seni gerçekten uzağa atar.
  • Vefasız insan şeker de olsa tadı acı olur. İnsanı avutur hem hain olur. Ona tükürmen bile yazık olur. Onun varlığı şeytana kazık olur.
  • Vefasız olanı koyver gitsin. Kendi kininde boğulsun. Ama vefalı olana vefasız zannı beslersen! Dikkat et ki, onun denizi seni boğmasın.
  • İnsanın gelişiminde iki vecih vardır. Birinci vecih, kişi insanlarla içiçedir ve birlikten kuvvet doğar ilkesiyle hareket eder. İkinci vecih ise, kişi bir süre Halvette gelişimini tamamlamaya bakar. Halvet insanı derinliklerde cevherleri alıp sessiz ve sedasız hayata aktarmaya sonra da toplumun içine model olarak girmeye yarar. İkinci vecihi herkes başaramaz. Çünkü kabiliyet ve istidat ister. Ancak bir gözetmen eşliğinde yapılabilir. Bu imkânı bulamayan birinci vecihi tercih etmelidir. O haldeyken amelde daim olup Rahman’a yüz dönmelidir.
  • Vakti gelmeden hiçbir bilgi fayda vermez. Bilgiye cahil olan güler. Bilgiye aç olan düşler ama reddetmez.
  • Vefa Allah esmasındandır. Doksan dokuz esmada yer almaz mudil ismi gibi. Açılımı şöyledir… Sen Allah’a sadık kaldıkça Allah sana sadık kalır. Sen Allah’a olan sadakatını bırakırsan, o da seni terk eder. Sen ona bir adım gidersen, o sana on adım gelir. Sen ona yürüyerek gidersen, o sana koşarak gelir. Sen onu zikredersen o da seni zikreder. Sen onu unutursan, o da seni unutur. İşte bu Allahın kuluna olan vefasıdır.
  • Deruni ses gelir taa derinlerden. Gül açtırır sinelerde hissedersin nefesinden. Kokusu kaplar seni geçersin tüm düşlerden. O sestir gerçek vaaz gerisi kayar zeminden.
  • İnsan uyanınca, kendi de yok olur, sadece Allah kalır… Bu söz ne anlama geliyor? İşte bu söz bedensel, kişisel ve yapısal varlık bazlı bir söz değil, kişinin sahip oldukları ile ilişkilidir. Bu söz, benlikle ilgili değil, bencillikte ilişkilidir. Yani kişi uyanınca, kişinin zihin dünyasını kuşatan bencillik gider. Artık mutlak sahibi olan Allah ile sanal benlik sahibi olduğu kendisi kalmış ve mutlak sahibi görmüş ve kendisine teslim olmuştur. İşte gerçek manadaki fenafillah hali budur. Yoksa olay, haşa kendisi cüsseen ve bedenen, hem ruhen ve şuuren yani varlık planı olarak yok olmuş ve orada Allah ortaya çıkmış diye bir olay değildir. İşin hakikatini bir kenara bırakıp nefsi emmareyi ön plana çıkarıp kendisini bedensel heveslere teslim etmek için kılıf arayanlar ve uyduranlar, bu sahte fena halini düşünüp öylece şeytanın tuzağına girmiş olurlar. Bilelim ki, kesret aleminde olan yaratılmışlar için, mutlak olarak dualite gerçektir. Vahdet, yaratıcıyı teklemektir.
  • Her şeye vakit var. Gece geç saatlere kadar dizi, haber, saçma sapan açık oturumlara veya saatlerce internette sörf yapmaya zaman var, ama yarım saat oturup Kur’an okumaya, on dakika ayırıp namaz kılmaya, bir saat ayırıp zikirlerini tamamlamaya vakit yok. Veya bugün yorgunum yarın okurum diyerek ve bu şekilde günleri heba edebiliyoruz. Ölümü düşünmeden ve hiç ölenlerden ibret almadan…
  • Çok veli yetişmiş bu cihan deryasında. Çoğu şimdi hak divanında… Hep bulunurlar huzurda. Gönülleri hep niyazda…
  • Varlık tapusu olanın düşünce tasavvuru olur. Tapusuz olan zaten var olmamış ki varlık deryasında tasarruf peyda etsin. Burada sahiplinmişlik mevcut olup kişilikte bencilliği doğurur. Oysaki rabbi idi ve kendi sadece veznedar… Veznedarın patronu adına aldığını sahiplendiği görülmemiştir. Alırsa ceza alıp işinden kovulur. İşte bizde kendimizi bu cihanda veznedar bilelim. Sahibimizin akıttıkça akıttığına şahit olacağız.
  • Allah velisini görünce Allah’ı hatırlarsın.
  • Vicdanı ölen kişi en cani terörist olur. Onun için de terör işini yapanlar, elemanlarının vicdanlarını devre dışı bırakmak için, maddeyle veya hipnozla uyuşturur. Vicdanı uyuşan da artık üstünün emrindedir. Kişiye vicdan yerleştirilmiş ki, nefsi emarenin tuzaklarına kanmasın. Öylece… Ruhi dengeye ulaşsın.
  • Nefsinin çektiği kişi değil, vicdanının çektiği kişiyi seç. Nefsin çekimini vicdanınkine tercih eden, iki cihanda mutsuz olur.
  • Minnacık olan dünya yaşantısını, sonsuz olan ölüm sonrası yaşantıya dönüştürmeyene veyl olsun. Bir veli dervişi isterse göz açıp kapayana kadar Veli eder… Diye halk dilinde söylenen bir söz vardır. Bu sözün mahiyeti dervişin gönlü dönükse gerçekleşebilir. Yoksa hiç kimse hiçbir şey yapamaz. Peygamberimiz sav Ebu Cehil’e hiç bir şey yapamadı.  Çünkü Ebu Cehil’in gönlü peygamberimize sav karşı kapalıydı. Ama Hz. Ömer’in ra gönlü açıktı ve ümmetin ikici adamı oldu. Tüm mesele gönül teslimiyetidir. O yüzden de manada yücelmek isteyen, teslim olmak zorunda denilmiştir. Olayı bilmeyenler de bunu bir kölelilik olarak zannederler. Oysaki alakası yoktur. Mesele şu; gönülden yücelmektir. İnsanların çoğu, dünyanın zahiri yönünü bilir der AYET. İşte bu ayet beni hep tefekküre yöneltmiştir. Demek ki esas iş zahiri değildir. İşte olay bunu hissettirmektir.
  • Yeryüzündeki en korkunç varlık, rabbe olan inancını kaybeden insandır. Düşer et kemik bedenin zevkleri peşine ve içinde tatminlik arar durur. Oysaki her günahta biraz daha şeytan kendisine musallat olur. Öylece yaşamını karanlıkta geçirip bitirir.
  • Vechullâha bir nida… Ey hak nuru seni görünce hislerim içimde dondu. Vechin güzelliği beni mest eyledi hem kavurdu. Kalbimin içsel huşusu beni adeta şok eyledi. Ruhun sadeliği adeta nazarımı kocaman eyledi.
  • Vahdet ilmi kişiye has bir zevktir. O zevke erdi diye kişinin mesuliyeti bitmez. Bu zevke ermek asla ve asla efal âlemindeki mesuliyeti kaldırmaz. Ölüme dek amelde ram olmak hiç kimse için değişmez bir zorunluluktur. Gayrı diyen sapıtıp yoldan çıkmıştır.
  • Tüm varlık içsel bir bağ ile bir birine fısıldar. O yüzden uzaklar olur kısa kalp olur haberdar. Mekân ve zaman tay olur kalpler olur bahtiyar. İşte bu habir ile gönül lezzet dolar ey hakka yar.
  • Ebedi vuslata ermek istersen, şakilikten ibret al… Şakiden kalben uzaklaş… Ruhunu Rahmana emanet et… Her anın kendinle ol… Uçaktaki anons gibi önce kendi kendi ağzına maske tak… Sonra da etrafına yardım dağıt… Yoksa nefesin kesilir, ne kendine ne de başkasına bir faydan dokunur.
  • Sakın vesveseye itibar etme, o şeytandan veya nefsi emmareden bir fısıltıdır. Örneğin; “SENİN ABDESTİN OLMADI” vesvesesi… Abdestinin yerinde olduğunun en büyük kanıtıdır. “SENİN NAMAZIN OLMADI” vesvesesi… Senin namazının mükemmel olduğunun kanıtıdır. “BİR KERE SEN İMAN ETMEDİN” vesvesesi… İmanlı olmanın en büyük delilidir. Bunun gibi örnekleri çoğaltabilirsin.
  • Veli sensin ey Allah kulu. Allah esmasını kendinde keşfet ve veliyi gör.
  • El vedud esmasının tecellisi oluşur feleklerde… Onu seyreden haşyet duyar seherlerde…
  • Biz deriz ki, farkında olsun veya olmasın; her insan vechullâha adanan bir penceredir ve kutsaldır. Düşük IQ diyen de öyledir. Kibirlenip kendisini deha gayriye düşük IQ diyen kişinin tüm ameli yanar. Söyleyen baksın hele kendisine, çok mu akıllı. Millete saygısızca IQ sü düşük diyenin IQ sü zaten iflas etmiştir.
  • Vücuda kimyasal karışım alıp ezoterik gösterilere ulaşmak, kişinin maddi ve manevi vücut dengeleri için ölümdür.
  • En iyi ve güvenli olan veli ölü olanıdır. Ölmeyen ise, bir an önce ölmesine baksın. Öylece veli olduğuna karar verilsin. Ben dünyamızdan ölmemişlere intisap etmem. Eden de kendi bilir.
  • Mutlak vahdeti yaşıyoruz diyenler, onlarla az arkadaşlık ettiğinizde, bakıyorsunuz ki tüm beşeri ilişkileri dualite üzerine kuruludur. sosyal yaşamda karşılığı olmayan hiçbir öğretinin insana faydası yoktur.
  • Sen hala vahdet ehli olduğunu söyleyip kendini veya varlıkları yok sayarak vahdeti temaşa ediyorsan psikolojin bozuk demektir.
  • Vahdeti ve tevhidi bilmeden ortaya aşık atanlar aşıklaşırlar… Artık şeytan onlarla aşık oynar… Gerçi artık bilye oynar çocuklar aşıkı beğenmezler, kemik parçası derler…
  • Vahdet derken insandan irade alımı düşünülüyorsa, bu Vahdet anlayışı değil itikat sapmasıdır.
  • Ey vuslat bağının bülbülü… Şefaat eyle bu fakire kalmasın geri.
  • Bilesiniz ki, her varlık bir sanal benlikle var edilmiştir. Her biri diğer bireylerle her an iletişimdedir.
  • Her hangi bir varlık; mutlak zat için cüz veya bizatihi o veya ondan olamaz. Sadece ve sadece kuldur her birim Allah’a. İşte ey kıl; Allah’ın sana özel ve senin için yarattığını ve seni onunla var ettiğini, sen açıp saçarsan, Allah’a saygısızlık etmiş olursun. Hızlıca ört. Yoksa yanlış anlaşılacak ve senin helakin için önayak olacaktır.
  • Vahdet bakışı, Allah’ın boyasıyla bakıştır ki; her hak sahibine hakkını vermektir. Ekmek verenle tokat atan bir olamaz. Çünkü iyilikle kötülük hiç bir olmadı. Eğer Vahdet bunları birlemekse ve tepkiden yoksun bir taş gibi olmaksa, işte ben burada yokum.
  • Vahdet ehli olmak varlığı birlemek değildir… Kesrette vahdetin kuvvetini seyir etmektir. İşte Vahdet ehli olmak bu seyri başarmaktır…
  • Tüm Vahdet sırlarının ilmini bilip tıkır tıkır sayıklarsan da, sende yaşam alanı olmuyorsa, beş kuruş etmez.
  • Her varlık, varlığının hakikatı ve öz cevheri doksan dokuz esmanın terkip halinde bir tutam nur kapsamındaki bir merkez noktaya yansıması ile benliği oluşur. Bir varlık senle iletişim kurması için onun ile aynı güzergâhta olmalısın. İşte bilinç yapısı düşük iken onun nurunun üstü olan kişi onunla irtibat kuramazken, az bir çalışma ile aynı dengeye ulaşırsın. Ve senin üzerinde gayrı ihtiyarı operasyon başlar. Kişinin hedefinde deruni maksatlara ulaşmak yok ise, zaten bir ilmihal kitabı onun işini görür. Onun ile harfiyen amel edip ebedi hüsrandan kurtulursun. Ama maksadın ötelere geçmek ise, işte o zaman kafaya göre değil, olayı anlayan bir Allah dostuna müracaat şarttır. Rastgele zikir ile deruni sırlara ulaşamazsın.
  • Vesvese varsa doğru yoldasın demektir. Çünkü şeytan doğru yolunu görür ve alıkoymak ister.
  • Vesvese nari boyut olan şeytaniyettendir. Buna bazen insan aracı olur, bazen de cin.
  • Vahdet (tüm varlığı birlemek) ehli olup marjinal düşünmek insanı ateşten kurtarmaz. Ancak iman ve teslimiyet kurtarır.
  • Her şeye vakit var… Gece geç saatlere kadar dizi, haber, saçma sapan açık oturumlara veya saatlerce internette sörf yapmaya zaman var, ama yarım saat oturup Kur’an okumaya, 10 dk ayırıp namaz kılmaya, bir saat ayırıp zikirlerini tamamlamaya vakit yok. Veya bugün yorgunum yarın okurum diyerek ve bu şekilde günleri heba edebiliyoruz. Ölümü düşünmeden ve hiç ölenlerden ibret almadan…
  • “Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur. Yahut da bir elçi gönderir de izniyle ona dilediğini vahiy eder. Şüphesiz ki O çok yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Şura 51)” Adam diyor ki… Allah dinini direk anlatamadı mı ki peygamber gönderdi ve onunla anlattı. Bu basiretsizliğe sadece yuh derim.
  • Yeni velilerin yetişmelerini engelleyen en büyük etken, karma bir toplum olduğumuzdandır. Karşı cinse dönüp bakmam bana bir zarar vermez diyen, zararın neye olduğunu bilmediğindendir. Vallaha kupkuru eder. İnsanın manasını kupkuru edip ilerlemesini engelleyen en büyük etken karşı cinse tekrar dönüp bakmasındandır.
  • Velilik bir sırrı ezeldir… O sır sende gebedir… Ebed sende nefs hiledir… Hile olana kanmayan işte o velidir.
  • Uyumakla velayete ulaşılsaydı, kış uykusuna yatan ayılar bahara veli olarak uyanırdı.
  • Unutmayalım şu hadisi… “veren el alan elden üstündür”. Kişi almakla değil vermekle yükselir. Verdiğin de sadece malın değildir. Hatta hatta malından yaşam alanın için gerekli olan kısmını elinde tutmalısın ki yürüyebilesin. Zira dünya malı dahi ahret için gereklidir. Dünyayı tümüyle atmak, kişiyi başkalarının kapısında dilenci eder. İşte atılması gereken temel nokta; tüm sahiplik duygularındır.
  • Allahın velisinde korku ve hüzün olamaz. Ne bu dünyada ne de diğer dünyalarda… çünkü sema açıktır ona…
  • Sabahın bu ilk saatleri şahit olsun ki, Allahın dini ile ilgili bir konuda yazmış olduğumuz bir hakikati, tehdit ederek ve kuran ile hadisten delil getirmeden red edip hafife alanı biz hafife almadan onu Cabbar ve züntikam olan Allahın vechine havale ederiz.
  • Almaktan bir kurtulup hep versek… Yokluğun yokluğunu a’ma da görürüz. Cennette selam, hak ile halka bakanlara verilecektir.
  • VahdetiVücud yani sıfır noktası daha yeni işin başıdır. Ey kul… Yolculuğun BekaBillahadır. VahdetiVücud olayın sıfır noktasıdır. O noktaya eremeyen zaten lider olamaz ve milleti peşinden sürükleyemez. VahdetiVücud, kişinin kendindeki ve kâinattaki tüm güç noktasını ve dengesini keşfetmesidir. Fetihler konusunu iyi bilmek gerek. Ruhi fethe ulaşan her kişi fark etmeksizin VahdetiVücudu anlamıştır.
  • Vefa borcu ” nedir bilir misin? Gönül borcudur, kalbinin en derininden çıkar. Küçücük bir sözü küçücük bir iyiliği içten gelen bir gülüşü unutmamaktır vefa… Vefalı olmak asil bir duygudur, affetmek sahiplenmek arka çıkmaktır. İlişkiyi kesmek, yok saymak ve böylece intikam almak, böyle yaparak hayat yolunda daha dikkatli ilerlediğini zannetmek, yoğurdu iki kere yerine üç kere üflemek vefasızın yoludur ve vefasızlık örneğidir. Eğer ki bir vefalının gönlünde ki vefasız isen kader eninde sonunda yollarınızı birleştirir. Çünkü vefalının da vefasızın da kalbine kök salmıştır aynı sarmaşık… Yaşanmadan bitti denilen hiç bir şey bitmiş değildir. Aynı sarmaşık iki ayrı kalpte kök saldıktan sonra dostları aynı mecrada tutmaya yeterdir. Yoksa vefa bir ildeki bir semtin adından öte bir anlamı kalmaz.
  • Varislik ve veraset o kadar titiz ki nikâhsız olarak oluşan çocuk bile varis değildir. Sadece çalışması onundur.
  • Varis birebir üstüyle bağlılığı kesin olacak ki varisliği kabul görsün. Irsiyeti sahte bağlarla oluşturan kişiler varis olamazmış meğer. Var mı Hz. Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem efendimizin varisi diye? Taradık görünen âlemi… Baktık ki… Göz önünde varis olan artık görünemez olmuş meğer. Olanlar da ancak, candan öde sana canmış… Bulursan candan öte bir canı, bil işte orada verasetin kokusunu… Oradan doku canına o nurun eşsiz rahmetini…
  • Her varlığın hayat yolculuğu insan gibi sonsuzluğadır… Lakin mertebeler değişkendir… (“vahşi hayvanlar bir araya toplandığında” Tekvir 5), (Peygamber Efendimiz (sav), “Her hak sahibine hakkını vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan kısas sûretiyle hakkı alınacaktır.” Buyurarak ahrette hiçbir haksızlığın karşılıksız kalmayacağını bildirirler. Yine hadis âlimlerinin ifadesine göre, karınca karıncadan hakkını alacaktır. Tirmizî, Kıyâmet, 2), (“Kurbanlarınızı neşeli ve kuvvetli hayvanlardan kesin. Çünkü onlar sırat köprüsünde sizin binitleriniz olacaktır.” Hadisi şerif)… Nasıl ki biz ölümden sonra yaşamımıza devam edeceğiz… Aynen öyle de her yaratılan fena dairesinde sonsuza dek yaşayacaktır. Eğer sonsuz yaşam olmazsa, niye kıyamette toplansın. Eğer sonsuz yaşam olmazsa, niye bir birinden hakkını alsın. Eğer sonsuz yaşam olmazsa, hakkını alsa ne olur, almazsa ne olur.
  • Okuduğun veya söylediğin dua veya zikrin sende vücud bulması için onun sende pişmesi gerek. Bu da samimiyetle devamla gerçekleşir.
  • Emin ol ki vehmi tetikleyen vesveseler bertaraf olsun. Kendinden emin adımlar ile yürüyemeyen destan yazamaz.
  • El Vedud esmasının tecellisi oluşur feleklerde… Onu seyreden huşu duyar seherlerde… Kalbi huzur ve sükûn dolup yüzü dolunay gibi olur.
  • VAHİY, alemlerin rabbından yani rabbul erbabdan inzaldir ve dolayısıyla her insanı bağlar. İLHAM, rabbulhastan inzaldir ki sadece inen ferdi bağlar.
  • Vahye uymak kesinlikle farz iken, her hangi bir zatın kalbine inen ilhama uymak farz değildir.
  • Vicdanı olmayan kişi imandan nasibini almamıştır.
  • Korku ve üzüntüsü olan henüz veli olmamıştır.
  • Veçhullahın ayrı bir manası… (sıfat, esma, ef’al bakımından) Başını her ne yöne çevirirse insan, Allah’ın veçhi oradadır. Dikkat edin Allah değil Allah’ın veçhi oradadır denilmiştir. Vecih, özelliklerinin terkipleşmiş hali demektir. Örneğin insanın veçhinin her noktası aynı değildir. İyice tanıdığımız bir insanın yüzüne derinden derine baktığımızda, birçok özelliğine şahit oluyoruz. Örneğin; ilmine veya cehline, halimliğine veya gaddarlığına, rahmet ehli olduğuna veya gazap saçtığına, tüccar olduğuna veya zanaatkâr olduğuna, gibi hemen zihnimizde canlanır. Her bir özelliği ayrı bir manaya matuftur. İşte her nereye dönersen Allah’ın veçhini görürsünden kasıt, her noktada ayrı bir manasının tecelligahını görürsündür.
  • Vedud isminin gizlendiği yerde sevgi olmaz. Vedud ismi zirve yaptığında aşk oluşur. İntihar eden de Vedud seyir düzeyi sıfır düzeydedir. Kendi nefsine karşı da sevgisi kalmamıştır.
  • El Vedud esma nazariyesine muhatap olan Hz. Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem efendimizin aynasında veçhine dönenler, mutlak teslimiyet şuuru ile rahmana ruhunu adayanlardır.
  • Yüze karşı şirin gözüküp arkadan kaş göz kırpana VEYL olsun. Her biri kendini çok iyi bilir. Onlar, ikiyüzlü insan şeklinde olup hayvandan aşağı yaratıktırlar.
  • Ne mutlu o kişiye ki tüm varlıkta tek’in kuvvet ve kudretini hem azametini seyir ede biliyor. Ne yazık o kişiye ki tüm varlığı tesadüfî yaratıma terk ede biliyor.
  • Etrafa saçtığımız sadece salt veridir. Her bir birim ve Burçlar dahi öyledir. Her bir birim kendine göre değerlendirir. 3G uyumlu olan telefonun 4.5G veriyi çekmediği gibi, her insanda kendine ulaşan veriyi aynı şekilde işletemez. Nasıl ki 4.5G verisinden faydalanmak için uyumlu bir telefon almak lazımdır, insanlık şuurumuzun da daha kapsamlı veri alması içinde zikirle bakış açışımızı genişletmemiz lazımdır. Bu ancak zikirle olur ki, bunun da sonu yoktur. Yani bilinç ve zevk seviyesine varırsak varalım, bilelim ki bir üstü elbette mevcuttur.
  • Allahın va’di haktır. Sakın ha aldatıcı seni aldatmasın diyor rabbimiz…. Biz ise, sanki bu ayetler hayali bir halka gelmiş gibi bakınırız. Oysa ki bu emirler bizedir.
  • İnsanın gelişiminde iki vecih vardır. Birinci vecih, kişi insanlarla iç içedir ve birlikten kuvvet doğar ilkesiyle hareket eder. İkinci vecih ise, kişi bir süre halvette gelişimini tamamlamaya bakar. Halvet insanı derinliklerde cevherleri alıp sessiz ve sedasız hayata aktarmaya, sonra da toplumun içine model olarak girmeye yarar. İkinci vecihi herkes başaramaz. Çünkü kabiliyet ve istidat ister. Ancak bir gözetmen eşliğinde yapılabilir. Bu imkânı bulamayan birinci vecihi tercih etmelidir.

Yorum yapın