HAYAT BİR RÜYA GİBİ
Dünya hayatı başlar, beşikle mezar arasında.
Çok çabuk geçiyor bu hayat, darı dünyada.
Asıl hayat darı ukbada, kaybolma bu deryada.
Feryadı figanlar olmasın sende, bu mekânda.
Dünyaya sadece tarla olarak bak.
Ek, ekebildiğin kadar, sonra seyrine bak.
Sakın dalma dünyanın kirlerine, özüne bak.
Tertemiz şuuruna, Allah kelamı gibi bak.
Başlayan dünya hayatın, atılan su ile temellendi.
Şekillendi, bebek oldu, yaşama merhaba dedi.
Çocuk olup oynadı, sonra hayatını oyun sandı.
Hayatı oyun sanıyorken, baktı ki ömür tükendi.
Beşiktir dünya sana, uyutur gece gündüz.
Yer, içer, çiftleşir, bedenin zevkine üzülürüz.
İsteriz daha fazlasını, ulaşınca ötesini ararız.
Sonu gelmez hülyalara dalar, haktan uzaklaşırız.
Mezar çok yakın bize, ölümle karşı karşıyayız.
Sanki çokta diriyiz, inan ölü gibi yaşar, rüyadayız.
Rüyalarımızı tabir ederiz, ama rüya yaşamındayız.
Bulalım bir tabirci, bak tabircinin yanı başındayız.
Çabuk geçiyor dakikalar, salise gibi.
Saatler dakika olmuş, günler saat gibi.
Aylar gün olmuş, yıllar ay gibi.
Ömür dediğin bir yıl gibi geçti, füze gibi.
İşte ey nefsim ukbada asıl evini bulacaksın.
Ya huzur ve mutluluk içinde yaşayacaksın.
Ya da hasretle sonsuza dek azabı tadacaksın.
Başka bir mekân yok, bunu böyle bilesin.
Artık uyan nazım, yaşamı nazmet dize dize.
Yazık etme kendine, dünyayı tarla bil öze.
Ektiğini alacaksın, dikkat et, vurma dize.
Bu yaşam verilmez artık, hem verilmez vize.