Dini İslam tek ve yegânedir.
Vaktaki birdir...
O zaman ondan sonraki tüm anlayışlar onun alt dallarıdır.
İşte bu minvalde tasavvuf da dini İslam’ın içinde olan, varlığını dini İ-slam’dan alan bir anlayış biçimidir.
Ancak bu anlayışın diğer anlayışlardan farkı şudur ki:
Dini İslam’ın Ordünaryus Profesörlüğüdür.
Tasavvuf bir manevi doktorluktur.
Nasıl ki maddi doktorlukta uzmanlık gerekir ve eğer nitelikli değilseniz hastanızı öldürmeniz an meselesidir.
İşte tasavvufta aynen öyledir.
Bu alanda doktorluğa soyunmak da ve herhangi bir doktorun talebesi olmak da zor ve çetindir.
Ehli olmayan kapıdan içeri alınmamalıdır.
Bu bir aşktır, siz hiç dünyada aşk okulu kurduk gelin âşık olmayı öğretelim diyen bir kurum düşünebilir misiniz?
Bu fıtrata terstir.
Aşk öğretilmez çünkü bizatihi yaşanır ve bu yaşanmışlığın makamları kulun hacmine göre değişir.
Ayakların pamuk ipliğine bağlı olduğu bir alandır ve bu yüzyılda maalesef bu anlayış, ayaklar altına alınmış, pespaye bir hale dönüştürülmüştür.
Bu yüzden bu alanda hevesli her talebeyi, doğru insanlarla karşılaşmaları için Rabbime niyaz ederim.
Bu alanda âcizane bir tavsiyem şu olur.
Tüm niyetlilere, eğer idrak edemediğiniz bir husus olursa: Şunu dilinize pelesenk edin. “Bilmiyorum doğrusunu Allah bilir.” deyin.
Bu sizin nefsinize vurduğunuz bir prangadır unutmayın.
Eğer bir konuda emin olsanız bile “Ben böyle anlıyorum doğrusunu Allah bilir.” deyin.
Bu şeytanın nefesinize nüfus edeceği sizin göremediğiniz o boşlukları tıkayacaktır.
Tasavvuf tevhid akidesinin bir salıncak gibi sallandığı alandır ki, kayıp yere kafa üstü çakılmanız an meselesidir.
Niyetliler doktorlar tarafından iyi tahlil edilip, gerekli uyarılar daim yapılmalıdırlar.
Bu yüzyılda tasavvuf bir hobi haline getirilmiş durumda, Allah muhafaza.
Bu disiplin oyuncak değildir, eğer ehil değilseniz sizi oyuncak ederler.
Çok ama çok dikkat edilmelidir.
Rabbim tüm niyetlileri muhafaza etsin ve daim iyilerle hemhal etsin.
Tasavvuf mutlak TESLİMİYET ile varılan eşsiz doktrindir ki, bu doktrin diğer tüm ilmi doktrinlerden farklıdır.
Zira diğer tüm ilmi doktrinler, sorma sorgulama araştırma öylece öğrenme üzerine kuruludur.
Ama tasavvuf yani öze iniş ilmi, bunun tersidir.
İşte bu yüzden de, Tasavvuf ilminde ustad olan, kesinlikle nefsii emmarelerden uzak olmalıdır.
Yoksa…….
Kendisine müracaat edenleri iki tehlike bekler…
Birincisi, Tasavvuf ilmi de ilmi doktrin şeklinde sunar ki, bu şekle giren öğrenci, artık tasavvufu da diğer ilimler gibi bir ilmi doktrin zanneder ve olabildiğince bilgi toplar.
Artık öze inmekten mahrum kalır.
İkincisi ise, kendisine müracaat edip gelişmek için çaba sarf eden kişiyi, nefsii emmarelerden müstağni olmayan yetiştiricisi, öğrencisi kendisine tam teslim olduğu için, öğrencisini nefsii emmareleri uğrunda kullanır.
Sonra da onun üzerinden rant elde eder de, kendisi sömürü metaı olur, hocası da sömürü sultanı…
Bir hırka bir post bir ibrik yeter hissiyatı kaybolup gider.
Sonrasında ise, elbette uyanan öğrenciler olabilir.
Ama birçok yerde başkasına kül bastı olduktan sonra…
Şu anda dünyada ikisi de iş başındadır.
Birincisi hobi şeklinde sürüp gider.
İkincisi ise, dünyanın dört bir yerindeki birçok tarikatta devam edip gitmekte…
Gerçek özgünlük nidasını ulaştırmak için gönlü pak olanlar ise, örtüleşip köşelerine çekilmişlerdir.
Bu da aslında bir vebaldir.
“YA EYYUHEL MÜDDESİR. KقUM FE ENZİR” ayetini yaşamamaktır.
Elbette tehlike anında ayetler de kalpte sırlanabilir.
İşte durum bundan ibarettir.