VARLIK DEĞİL YARATICI TEKTİR

Varlık birliğine değil, varlığı yaratanın birliğine inanılır.


Zira varlık yaratıldığında, kesret ortaya çıkmış ve her varlık ayrı bir hüviyet alarak varlık sahasındax yerini almıştır.

Bütün kainat tek bir vucut bu da Allahın vucudu demek ise, olayın hakikatini bilmeden insani bakışla Allah zatını değerlendirmeyi ortaya çıkarır.

Oysaki Allahın zatı tüm yarattıklarından Münezzehtir.

Yaratılan tüm yaratıkların Allah’ın zatı ile yakından uzaktan ilişkisi yoktur.

Peki yaratılan bizler neyiz?

İşte bizler onun vechinden ışıldayan öz nurundan bir tutam nurun içeriğinde varlıklara bürünen bir tutam nurunun içeriğinden başka bir varlığımız yoktur.

Zatmız da o nurdur.

Sıfat ve esma hem fiillerimiz ise, mutlak zatın sahip olduğu sıfatlarla, esma ile ve fiiller ile, bir tutam nurun içeriğinde var olan her bir katre nurdan varlığını alan her bir birim üzerine yapılan nakşın sunumundan başka da bir mevcudiyeti söz konusu değildir.

Allahın vucudundan başka vucut yoktur söylemi mutlak zat içindir ki, yarattıkları ile yakından uzaktan alakası yoktur.

Eşyanın vucudundan görülen her şey, varlığını zattan değil, zatın nurundan alır.

Zatın nuru ise, kendisine ait olup, bunun nasılını ve niçinini bilemeyiz.

Mefhum ve içeriğine de nur veya sahip olduğu kapasite bakımından ilim demenin dışında, ne olduğunu asla bilemeyiz.

İşte bakalım evrene ve içinde var edilenlere, işte tümünün öz cevheri onun nurundan bir şule ki bu şule dahi kendi içinde var olan sayısız katrelerden ve karelerden başka da değildir.

Allah, bir tutam nurundan şuleler şeklinde tezahür ettiği kainatın her bir karesine kendi sahip olduğu özelliklerle özelliklendirdi.

İşte bunu ise, kendi özelliklerini aksettirmek ve içine akıttırmak yerine, her bir özelliğine matuf olarak bir yaratım meydana getirdi.

Örneğin Allah hayatını getirip kainatta zuhur etmedi. Aksine kainatta bir hayat yarattı.

Allah ilmini getirip kainattan ortaya çıkarmadı, aksine kainatta bir ilim yarattı.

Tüm isim ve sıfatları böylece kainatta seyret.

İşte onun içindir ki, kainattaki her varlık, yüce yaratanın yaratımını haykırmakta, ayrıca yaratım nakşı ile Allahın sahip olduğu özellikleri insana seyrettirmektedir.

İşte tüm bu kainat ve daha göremediğimiz nice varoluşlar, Allah ile kaim olup, tüm varlıklarını onun nurundan almaktadırlar.

Allah zatı olarak yarattıklarından asla etkilenmemekte, yaratmadan önce ne vardı veya ne yoktu veya yaratmadan önce Allah neredeydi gibi sözler abes olmaktadır.

Zira zaten yaratılanlar, onun nurundan bir katre olduğundan, zaten zatıyla ilişkisi yoktur ki, varlıklar yaratılmadan önce veya sonra gibi bir ayırım mevzubahis olsun.

Yani yaratım ile onun zatının deforma uğraması zaten söz konusu olmamıştır.

Zaten onun mutlak zatı hep hep hep kendidir.

Alem ve mahluklar ise sadece nurdan bir ışıltıdır.

Yorum yapın