Plan ve programlı okunan esma zikirleri insan için hayat olur…
Bizim manevi yapımız; eğer ki tümü onarılırsa bizim bedensel ve ruhsal alanda bizi helake ve olumsuzluğa hiçbir sakınca zaten kalmayacaktır.
Manevi alanımızı onaran ve bizi bize yeniden veren en büyük çalışma, elbette ki Esma-i Hüsna zikirleridir.
Esma zikirlerinde özellikle dikkat etmemiz gereken temel alan, Ebced hesabıyla zikir okumamaktır.
Ayrıca okuyacağımız zikirlerden önce de Hz. Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve selem efendimizin bize öğretmiş olduğu, şeytanlardan ve nefsi kötülüklerden korunma dualarını okumaktır..
İşte Allah nasip etti de biz; korunma dualarını, Hz. Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve selem efendimizin yapmış olduğu gibi öncelikle başa koyduk. Ondan sonra salâvat ve esmalar, esmaları da temelden alarak bir düzenleme planladık.
Öncelikle temel yapımızı oluşturan katmanı düzenleyip üzerine bina inşa etmek, yani bizim perspektifimiz o yöndedir.
Belli bir konuya ve amaca dönük esmaların okunması ise bizim hiç tavsiye etmediğimiz bir şeydir. Çünkü siz belli bir amacı gerçekleştirmek için belli başlı esmalara yöneldiğinizde, sizin varlığınızdaki diğer esmaların konumları düşük kalacaktır. Düşük kaldığından, bir taraftan bir pay alırken diğer taraftan mahrumiyet yaşanacaktır. Bu çok sakıncalı bir durumdur.
Birçok kitaplarda lokal çalışma öneren ve belli başlı hastalıklara dönük esma terkiplerini görmekteyiz. Bu şekilde esmalar içerisinde lazım olan ihtiyacı almak için yapılan düzenlemeler ve terkipler yapılmıştır.
Ama bu terkiplerle okunurken, kişinin diğer mana kapsamları zayıf kalacağı için, o bölgelerde bir sönme olacaktır. Bu defa başka yerlerde mutsuzluklar başlayacaktır.
Örneğin kişi bir gözünü sürekli kapatırsa, diğer gözünü de açarsa; o kapalı kalan gözü geriler, geri kalır veya kulakları mesela ağır, güzel duymuyorsa, ikisi de ağır, işte diyelim yüzde otuz duyumu azalmış, ses işitme cihazını bir kulağına takarsa, ne olacak? E bu defa o cihaz taktığı kulağı yüksek kapasiteyle duyacak, diğeri bu defa tembelleşecektir. Tembelleşeceği için diğer kulağı da sağır olacak veya gerileyecektir. Yüzde kırk, yüzde elli, yüzde altmış gerileyecek.
İşte aynen bunun gibi okumuş olduğumuz esmalar, kesinlikle tüm bünyeyi ayakta toplayacak şekilde olmalıdır. Onun için de temelden alıp yükseltmemiz gerekir.
Tarihte baktığımızda birçok dua ortaya atan birçok kişi olmuştur. Ama her birisi o duaları kendi kapasitesine göre yapmıştır. Kendi içinde olduğu ruh durumuna göre yapmıştır.
Bizim âcizane tavsiyemiz kişi zaten fıtrattan sapan içsel dinamizmini tekrar yoluna koyarsa tüm işleri yoluna girecektir. Burada maddi ve manevi tüm açılardan olay aynıdır.
Biz yaşadığımız streslerle, sıkıntılarla boğuşarak ruh dengemizi azaltıyoruz. Bu defa ruh dengemiz maddi dengemizi dengeleyemeyecek duruma ve konuma geliyor.
Oysaki maddi dengeyi manevi yapı dengeler. Yani bedensel hastalıklar veya şifalar, onların tümünü ruhi dengemiz yerine getirir. Biz ruhi dengeden uzaklaştığımız için maddi hastalıklarla boğuşmaya başlıyoruz.
Bu defa ruhun bedenimizde doğal olarak zuhur ettiği salgınımlar, ruhun beden üzerindeki dokuması gerilediği için ortaya çıkaramaz olur. Bu durumda biz, kimyasal ilaçlar alarak bedende bu salgılamayı yapmaya başlıyoruz. Bu da birçok çekinceyi yani birçok tehlikeyi içinde barındırıyor.
Çünkü ekstradan bir şok yaşatarak maddi bedeni takviye ediyoruz. Ve o zaten gittikçe çökertmekte olan ruhumuz daha da çökertiriz. Yani biz, maddi kimyasal şeylerle bedenimizi ayakta tutmaya çalışıyoruz.
Kesinlikle ve kesinlikle bilelim ki; mana, madde üzerinde etkilidir. Bunun bir örneğini vereyim olayı tam anlamak için, Oruçsunuz diyelim, Akşam ezanına az bir süre kalmış, yanınızdan biri geçiyor ve limondan bahsediyor. Sıktım işte salatanın üzerine filan. Ne oluyor? İnsanın ağzı sulanıyor. Sanki limon yemiş gibi.. Nereden geldi bu? Düşünsenize.. Ruhi dengemiz madde beden üzerinde etkileşimde bulunuyor. Ve maddi beden de o salgımı yaratıyor yani oluşturuyor.
Bu işlev, tüm olaylar için aynıdır. Evet, ruhi dengesini kaybeden, madde batağında kıvranmaya başlıyor. Takviyelerle, şuyla, buyla derken beden gittikçe çöker.
Evet, eskiden bir hastalığımız olsaydı, giderdik bir hocanın yanına, bana biraz oku derdik. Ve gerçekten okumayla da düzelme oluyordu. Nasıl oluyor? Düşünsenize. Ruhi dengemiz zayıfladığı için birçok hastalığa maruz kalınıyor. O okumalarla ne oluyor? Ruhta bir kıvılcım oluşuyor. Evet, Ruhta bir dirilme oluşuyor. O dirilmeyle beraber kişi kendisine geliyor. Baş ağrısı için veya başka bir şey için.
Bunun için de olaya itikat etmemiz lazım. Yani kesinlikle güvenmemiz lazım. İman meselesi.
Lokal zikir çalışmaları ile ilgili tüm hesaplamalar, Ebced hesabına göre,Nari katmana göre hazırlanıyor maalesef..
Bak Nari katman dediğimiz bizim içsel bir katmanımızdır. Bizim ile melekût-i katman arasında yer alıyor. Evet, Nari katman bizim ile melekût-i katman arasında yer alıyor.
Hani şeytan diyor ya; ben onların doğru yolları üzerine oturacağım. Ve şeytanın ve cinlerin varlığı NARİ katmandan geliyor. Evet, nari katmanın üzerinde oturmuşlar. Biz NURİ KATMANA ilerledikçe orada onlar bizi uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
Biz irademizi gösterip onların ötelerine sıçrama yapmak zorundayız. Evet, kesinlikle bir amaca dönük belli esma gruplarını okuyup bir şeyi hedeflemeyi biz doğru bulmuyoruz.
Bu konularda birileri bir şeyler devşirmek için, Esma-i Hüsna terkiplerini oluşturup millete bir belli bir amaca dönük zikirler verebilir. Bu konuda çok dikkatli olmak zorundayız. Yoksa bir anlık hevese gelip kendimizi işin içinde bulabiliriz.
Zaten bu şekilde lokal zikirler tavsiye edenlerin geneli, yani genel olarak tümünün kaynağı Gizli İlimler Hazinesi ve Şems-ul Maarif diye isimlenen kitaplar ve bunlar gibi yazılan başka kitaplardır…
Bu kitaplarda ortalıkta yazılan terkiplerin tümü yazılmıştır. Bu terkipler üzerinde bu defa biraz süslü püslü cümleler ekleniyor, bu güya sanki kendileri bulmuş gibi servis ediyorlar. Ne kendileri bulmuş. Ne hali? Tümü kopya.. Kitaplardan alıyorlar. O kitaplar da çok zararlı kitaplar. Gerçekten çok zararlı kitaplar.
İnsan hüviyetini kaybediyor. Hani benliğimi kaybediyorum diyor ya, işte benliğini çıkar aradan ortaya çıksın yaradan. Aslında O olay öyle değil ha. Benliklerini, benliğini kaybeden bir insan var ya, kişiliği bozulur. Psikolojisi bozulur. Hatta ve hatta felsefesi bozulur… Yaşam alanı bozulur… Yaşam düzeni bozulur… Benlik yok edilir mi ya…
Evet, bencillikten geçeceğiz ama benliğimizi ALLAH’ın mana kuvveleriyle kuvvetlendireceğiz. Kibirlenmeden kendimizi üstün görmeden ve her insan ile kendimizi eşit olarak görerek…