Biz nefsin en saf haline ulaşması için uğraş veriyoruz.
Bu saflığı bozan her şey bir molozdur.
Bu yolda tam arınış gerekir. Hatta hatta sevap ve günah istekleri dahi birer molozdur.
Sevapsız ve günahsız bir bakış. Ah be hasret, işte tüm hasret bu noktaya.
Bize tevdi edilen saf nurun üzerini, nefsi emmarenin serzenişleri ile kirletmiş ve o saflığa hasret kalmışız.
İşte olayın irfanına eremeyenler, bu noktada sevaptan vazgeçerler. Artık amel işlemezler. Veya harama ilişirler.
Bilmezler ki amel işlememek günahtır. Namaz kılmamak günahtır. Oruç tutmamak günahtır. İçki içmek günahtır.
Sevap ve günahtan geçmekten kasıt fıtrata dönmektir.
Zaten islamdaki helal ve haramlar fıtratın ta kendisidir.
Dolayısıyla olayın arifi olunduğunda, artık ameller, fıtrat icabı zuhur etmeye başlayacak ve omuzlardan yük inecektir.
İşte bu hal Rabbe tam iltica halidir.
Fıtrat olur artık minhaç. İbadetler fıtratın tezahürü olarak yaşamın parçası olur, ve ruh hep olur ac.
Yoksa yük olarak kişide moloz yığını gibi olur. Ve kişi bir an önce yapayım da kurtulayım der.
Oysa fıtratı gereği yapılınca, sıcak günde susayanın soğuk su içtiği gibi artık yük değil, her amel birer fıtrat icabı olarak terakki edilir.
İşte tüm iş, olayın hakikatına vakıf olmaktan geçer.
Bir çok merdiven altı tezgahlarda eğitilenler, yanlış yönlendirme ile farzları terk edip harama kolaylıkla kanıla bilmektedirler.
Onları takip eden müdavimleri ibadetten uzaklaşıp tevhid ve vahdet naraları atarak, günlerini tevhid ve vahdet masallarıyla tüketmektedirler.
İşte kul teslim olunca fıtrata, Allah o kulu kendine seçmiş olur.
Dikkat edin kula bedavadan verilmiyor. Kulun gayreti sonucu Rahman kuluna kapıyı açıyor.
İşte fıtrata bakan kul manaya yükselmiş olur.
İşte manada kabı kavseyn denilen hal bu haldır.
Hz.Muhammed Mustafa sallahu aleyhi ve sellem efendimiz ise, tüm bunları afaki ve enfusi seyredip 18 bin alemin üzerine çıkıp rabbul âlemîne nazar eyledi.
Bu güzelliğe erişince kul, artık gayrıyı edemez kal. Dil olur lal. Artık yükselmiştir hilal.
Bayram işte bu bayram. Gayrı nefsin içinde olduğu bayramdır. Etmez kula bir tat.
İşte ey aziz insan, bu bakışa erdikten sonra da amelle olur yaşam.
Amel asla bitmez, yoksa kul olur üryan ve olur rahmetten bigüman.