ŞEYTANİYETİN BAŞLANGICI

İnsana secde etmeyen cin değildir. İnsana secde etmeyen şeytandır. Şeytaniyet bir katmandır ki o katmana nari katman denir. Şeytaniyet adını almasının sebebi ise, kişiyi nefsinin hakikatinden saptırdığı içindir.

Zaten iblisin kelime anlamı şeytanca işler çeviren kimse, kötü kimse, düzenci anlamlarına gelir. Bu bir katman olup tüm iradeli tüm varlıklarda yerini almıştır. İşte önemli olan o katmanın şerrinden korunup meleki boyuta geçebilmektir. Aslında bu katman zaten imtihan sebebidir.

İşte bu nari katmanın hakkını veren ve dahi nuri katmanla iç içe yaşayan iblis, yani cinlerin en büyük âlimi, Hz. Âdem’in sahip olduğu meziyeti görmeyerek ona boyun eğmedi. Allah’ın şerefli bir kuluyken; büyüklenerek, kovulmuş şeytan oldu.

Öyle melekût ile iç içe bir şuura ulaşmıştı ki, meleklerden bilgiler alır ve gelecek hakkında da bilgi sahibi olabiliyorlardı. Hz. Âdem’e secde etmedikten sonra Allah semayı onlardan korumaya aldı. Artık meleklerin sesini duymaz olup gelecekten haber veremez oldular.

Sonra İblis, cin toplumunun önderlerinden bazılarının da ayaklarını kaydırarak; kendisiyle birlikte onları da şeytanlaştırdı. Böylece ilk şeytani toplum bilfiil oluşmuş oldu. Önceden kâfir ve Müslüman olarak ayrışan cin toplumu; daha sonra Müslümanlar, kâfirler ve şeytanlar olarak üç kısma ayrılmış oldular.

İblis’in başını çektiği cinni şeytanlar; bir taraftan kendi aralarında hiçbir ahlaki sınır tanımayan ilişkilerle çoğaldılar. Diğer taraftan İblis, cinlerden birçoklarını saptırıp kendisine köle edindiği kimselerle şeytan milletini çoğalttı ve insanların peşlerine düştü. İnsanlardan da İblis’e köleler devşirildi. Bu yolla devşirdikleri insani şeytanlarıyla yeryüzünde giderek güçlendiler.

Evet, İblis cin idi. Yani şeytan cinlerdendi. Ama cin iblis değil idi. Yani tüm cinler iblis’in askeri değildir. Yani tüm cinler şeytan değildir. Şimdi de Müslüman olan bir sürü cin vardır.

Nasıl ki şeytanlaşmış olan bir sürü insan var. Ama her insan şeytanlaşmış değildir. Cinlerde de öyle. Hatta Allahın veli kulu olan cinlerde mevcuttur. Tıpkı veli olan insanlar gibi. Peygamberimizin sohbetinde bulunup İslam’ı kabul edip Sahabe olan cinler de mevcuttur.

Cinleri insandan ayıran olgu ise, yaratılış hammaddesi itibariyledir. Cinler nari katmanın konuklarıdır. İnsan balçık katmanının konuğudur. İnsan varlık âleminin en dış katmanında tam iradeli olarak yaratılmıştır. Cin, melek ile insan arasında bulunan nari katman da yarı iradeli olarak var olmuşlardır. Melekler ise salt nurani katmanda yani âlemde iradesiz olarak var edilmişlerdir.

İnsan tam iradeli olduğu için, gerekli çalışmaları yaptığında tüm cinleri geride bıraktığı gibi, özel olarak yaratılan meleklerin dışındaki tüm melekleri de geride bırakıp Allaha yaklaştıkça yaklaşır.

Akıl yönü olarak derinlik, düşünsel yapı ve insana nazaran sentezi ise, bu tümüyle kişisel odaklıdır. Kim çalışırsa Allah hakikati ona yaşatır. İnsan arzın halifesidir ve birçok yaratılandan üstündür. Cinlerde nari katmanın konukları ve oranın halifesidirler. İnsan aynı zamanda nari katmanı da şamil olduğu için, gerekli çalışmaları yapmaları halinde cinleri geride bırakır.

Ama insanların ekseri et kemik bedenin zevkleri uğrunda yaşadığı için, her şeyden mahrum olarak ömrünü tüketir. Şeytan denilen ve çoğunluğu cinlerden oluşan nari katmanın iblisi varlıkları, insandaki şamil hüviyeti gördükleri için, onları et kemik bedenin zevkleri üzerinde yoğunlaşmaları ve hakikatlerine yolculuk yapmamaları için, insana her türlü vesveseyi verirler.

İnsan Allahın son rasulu Hz. Muhammed Mustafa sallahu aleyhi ve sellim efendimizin dediği üzere hareket ederse, şeytanın mekri zayıf olur. İnsan hızlıca gelişimini tamamlayıp nari katmanı aşar. Böylece nuri katmanın güzellikleri ile donanıp sonsuz âlemde kazananlardan olur.

 

 

Yorum yapın