Rab dediğimizde özümüzden bilinç varlığımıza doğru bir projeksiyon gibi düşüne biliriz.
Bu her birim için öyledir.
O yüzden RAB bize bizden yakındır.
Bir projeksiyon gibi özden yansıyan ve birimde hayat bulan Allah esması birimin rabbidir.
Yol yani birimin önünde uzanıp giden zaman tünelinde O’nun yarattığı projektedir.
Yani onundur.
O yolda yürüyen de öyledir.
Esmanın sahibi nasıl isterse, özden gelen projeksiyonun ışığını öyle ayarlar ve birimde istenen şey temaşa olur.
Ağaçtan bir yaprak dahi özden yansıyan projektede yoksa düşmez.
İnsan biraz değişiktir.
İnsanda uruç yolu vardır.
Özden yansıyıp insan beynine kadar uzanan Allah esması dilenen şeyi açığa çıkarır.
Ama noktalardan son nokta olan insan beynine Allah öyle bir şey yüklemiş ki kendindeki kaç değişimle direk özüne dokunarak projektesini değiştire bilir.
Zaten o yüzden dünyadadır.
Tüm zikrimiz, namazımız, orucumuz, haccımız, zekatımız ve her amelimiz projektemizi değiştirmek içindir.
Yoksa dünyada bulunmamız saçma olur.
Allah zulmetmez.
Biz kendimizi düzeltmediğimiz için kendimize zulüm ederiz.
Kendimizi projekte ettiğimizde, rabbimizi rabbul erbaba senkronize etmeye başlarız.
Rabbul erbaba ulaşma şansı sadece insana verilmiş bir haktır.
Zaten o yüzdendir ki insan halifedir.
Halifeliye doğru yürümeye çalışmak ana gayemiz olursa, rabb yollarını bize kolaylaştıracaktır.
Rabbimizin izni kadar görürüz.
Umarım ki rabbimiz rabbul erbaba ayna olur.
Çok ağır bir duadır.
Bunu anlamak ise ancak selamın deruhte olmasıyla mümkün olur.
Bu yazımda ilmin kökü gizlidir…